´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ belgesinin orjinalinin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın soruşturmayı tekrar başlatıp, orjinal belgeyi istemesi, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeye aykırı. Daha önce başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı veren Askeri Savcılık, ıslak imzalı darbe planını İstanbul Başsavcılığından istedi. Hukukçular, ´Kanuna aykırılık var´ diyor. Hukukçulara göre, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeden sonra askeri savcıların bu olayda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık, orijinal belgeyi sivil savcılardan isteyemez. İstenmesi durumunda bile savcıların belgeyi göndermeme hakkı bulunuyor. Askeri Savcılığın açıkça hukuk dışına çıktığını savunan emekli hakim Ümit Kardaş, 10 Temmuz´da yürürlüğe giren CMK´nın 250. maddesiyle birlikte soruşturma yetkisinin sivil savcılarda olduğunu söyledi. Kardaş ´Genelkurmay kanunlara aykırı davranıyor´ dedi.
Belgeyi soruşturma yetkisi kalmayan Askeri Savcılık suç işliyor
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ belgesinin orjinalinin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın soruşturmayı tekrar başlatıp, orjinal belgeyi istemesi, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeye aykırı. Daha önce başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı veren Askeri Savcılık, ıslak imzalı darbe planını İstanbul Başsavcılığından istedi. Hukukçular, ´Kanuna aykırılık var´ diyor. Hukukçulara göre, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeden sonra askeri savcıların bu olayda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık, orijinal belgeyi sivil savcılardan isteyemez. İstenmesi durumunda bile savcıların belgeyi göndermeme hakkı bulunuyor. Askeri Savcılığın açıkça hukuk dışına çıktığını savunan emekli hakim Ümit Kardaş, 10 Temmuz´da yürürlüğe giren CMK´nın 250. maddesiyle birlikte soruşturma yetkisinin sivil savcılarda olduğunu söyledi. Kardaş ´Genelkurmay kanunlara aykırı davranıyor´ dedi.
Fotokopiden belge olmaz diyerek Taraf´ın yayınladığı AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´yla ilgili soruşturmayı kapatan Genelkurmay Askeri Savcılığı, orijinal belgenin ortaya çıkmasından sonra yasadaki değişikliği görmezden gelerek yeniden soruşturma başlattı. Ancak hukukçulara göre, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeden sonra askeri savcıların bu olayda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık, orijinal belgeyi sivil savcılardan isteyemez. İstenmesi durumunda bile savcıların belgeyi göndermeme hakkı bulunuyor.
Emekli Hakim Ümit Kardaş: CMK 250´ye aykırı
Askeri Savcılığın açıkça hukuk dışına çıktığını savunan emekli hakim Ümit Kardaş, 10 Temmuz´da yürürlüğe giren CMK´nın 250. maddesiyle birlikte soruşturma yetkisinin sivil savcılarda olduğunu söyledi. Kardaş Genelkurmay kanunlara aykırı davranıyor dedi.
Soruşturma yetkisi yok
Daha önce başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı veren Askeri Savcılık, ıslak imzalı darbe planını İstanbul Başsavcılığından istedi. Hukukçular, Kanuna aykırılık var diyor. Taraf´ın haberine göre Genelkurmay Askeri Savcılığı, Adli Tıp raporuyla Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu kesinlik kazanan ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın orijinalini İstanbul Başsavcılığından isterken, hukukçular bu durumun hukuka aykırı olduğunu söyledi. Hukukçulara göre, yeni düzenlemeyle birlikte Askeri Savcılığın bu olayda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık, ıslak imzalı belgeyi soruşturmayı yürüten sivil savcılardan isteyemez. İstenmesi durumunda savcıların belgeyi göndermeme yetkisi bulunuyor.
Önce aslı yok denmişti
İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın 12 Haziran 2009 tarihinde Tarafta yayımlanmasının ardından başlattığı soruşturmada takipsizlik karan veren Genelkurmay Askeri Savcılığı, ıslak imzalı belgeyi Cumhuriyet Savcılığı´ndan istedi. Genelkurmay Başkanlığı´nın talimatıyla Albay Dursun Çiçek hakkında soruşturma yapan Askeri Savcılılık, daha önce aslı olmadığı için takipsizlik karan verdiği belgeyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından resmen istedi, İrticayla Mücadele Eylem Planı olarak nitelendirilen ve Albay Çiçek´in ıslak imzası bulunduğu belirtilen belgeyi yazılı olarak talep eden askeri savcılığın, belgenin orijinal olup olmadığının araştırılması için Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesi, Jandarma Kriminal Laboratuvarları ve Adli Tıp Kurumu´nda da incelenme isteyeceği bildirildi.
Meclis´in çıkardığı yasaya göre soruşturma yetkisi sivil savcılarda
Askeri Savcılığın yeni bir soruşturma açarak ´Karargahtaki evrak imha operasyonundan bir subay tarafından kurtarılan´ ıslak imzalı belgeyi istemesiyle, Askeri Savcılığın bu yetkisinin bulunup bulunmadığı tartışma konusu oldu. Taraf´a konuşan emekli askeri hakim Dr. Ümit Kardaş, 10 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe giren CMK 250. maddesiyle suç işleyen ve darbe girişiminde bulunan askerlerin soruşturulması ve yargılanması yetkisinin sivil yargıya verildiğini hatırlattı. Kanunda düzenleme yapılmadan önce Askeri Savcılığın belgeye ilişkin bir soruşturma açarak takipsizlikle sonuçlandırdığını belirten Kardaş, Ancak kanunun değişmesinden sonra yetkili olan sivil savcılar soruşturmaya devam etti. Belgenin aslı ortaya çıktı. Askeri Savcılık yeni bir soruşturma açtı. Oysa kanuna göre, bu konuda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık neyin soruşturmasını yapıyor. Hukuka aykırı davranıyor dedi.
Adli Tıp raporu Askeri savcılığa gönderildi
Gelişmeler üzerine önceki gün akşam saatlerinde askeri savcılık soruşturmayı yeniden açtığını duyurdu ve ardından bir yazıyla belgedeki ıslak imzanın Albay´ın el ürünü olduğunu doğrulayan ve No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 sayılı Adli Tıp Kurumu raporunu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istedi. Bunun üzerine rapor, Genelkurmay Askeri Savcılığı´na gönderildi. Ancak belgenin orjinali ise henüz Ergenekon savcılarının elinde bulunuyor.
Sivil savcılar belgeyi askeri savcıya göndermesin
Askeri Savcılığın yetkisi yok
Askeri Savcının soruşturma açma yetkisi olmadığı gibi, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarından belgeyi isteme yetkisinin de bulunmadığına dikkat çeken Kardaş, savcıların istenilen belgeleri göndermemesi gerektiğini söyledi. CMK 250. maddesinin yürürlükte olduğunu hatırlatan Kardaş şöyle devam etti: Kanun değişmeden önce Askeri Savcılık soruşturma yapıyordu. O anda o kanun çıksaydı. Askeri Savcılık görevsizlik kararıyla dosyayı adli yargıya vermesi gerekiyordu. Kanun Askeri Savcılığın takipsizlik kararından sonra çıktı. Bunun için bu olayda Askeri Savcılığın soruşturma yetkisi kalmadı. (Taraf)
Genelkurmay ifadeye çağrılan erlerin yerine askeri savcıyı örtbas ricası için gönderdi
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların, ihbar mektubunda ismi geçen ve terhis olan erin ifadesinin ardından, geçtiğimiz çarşamba günü, Genelkurmay Başkanlığı´na bir yazı yazdıkları ortaya çıktı. Gönderilen yazıda listede yer alan ve halen askerlik yükümlülüğünü yapan beş erin de 24 saat içerisinde sorgulanmak üzere İstanbul´a gönderilmesi talep edildi. Genelkurmay Başkanlığı erlerin yerine Askeri Savcı Yavuz Şentürk´ü İstanbul´a gönderdi. Şentürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´le biraraya geldi. Taraf, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nda yaşanan bu görüşmenin detayına ulaştı.
Askeri Savcı Yavuz Şentürk yine devrede
Askeri Savcı Yavuz Şentürk, geçtiğimiz cuma günü, İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın orijinalinin bulunduğu haberinin kamuoyuna yansıdığı saatlerde İstanbul´a geldi. Şentürk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´le saat 10:00´da görüştü. Şentürk´ün görüşmede Engin´e ?Askerleri göndermeyeceklerini, soruşturmanın kapatılmasını? istediği iddia ediliyor. Hatırlanacağı gibi Askeri Savcı Şentürk, İrticayla Mücadele Eylem Planı belgesinin Taraf´ta yayımlanması üzerine Askeri Savcı olarak bu soruşturmayı yürütmüş ve delil bulamadığı gerekçesiyle kapatmıştı.
Toplantının sırrı çözüldü
Şentürk´ün cuma günü saat 10:00´da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´le görüşmesinin ardından da hareketli saatler yaşanmış ve bu da medyada yer almıştı. Başsavcı Engin, Sultanahmet Adliyesi´nde Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla biraraya gelmişti. ( Taraf)
İhbar mektubundaki suçlamalar ve Belge´nin içeriği askeri soruşturma olasılığını bitiriyor: Suçlanan soruşturma yapamaz
30 Ekim 2009: Albay Dursun Çiçek´in hazırladığı kirli tezgah, medya ve yargı üzerine kurulu. Albay Çiçek´in üç sayfalık planından ´dost medya´ ve ´askeri yargıyı´ devreden çıkarınca ortada eylem kalmıyor. Mesela, belgede tam 6 yerde ´haber yaptırılacak´ deniliyor. Beş ay önce tezgah deşifre olduğu zaman, dost medyanın belgeyi ´kağıt parçası´ haline getirmek için nasıl çalıştığını anlatmaya gerek yok. Ancak, askeri yargının bu süreçte neler yaptığını görmek için isimsiz subayın bilgilerine bakmak gerekiyor. Planı ve subayın bilgilerini yan yana getirince ortaya ´bu davaya askeri yargının bakamayacağı´ gerçeği çıkıyor.
Önce Albay´ın planında yazanlara bakalım: Askeri suç kapsamında yapılacak ışık evler baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunması sağlanarak, FG Grubu ´silahlı terör örgütü´ Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmaları askeri yargı kapsamında yürüttürülecektir. İhbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra FG´ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara (Yahudilik, CIA, Mossad, Moon tarikatı, Humeyni, vb.) ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacaktır. Yani masum insanların evlerine silah ve mühimmat bırakılıp ihbar edilecek, davası askeri yargıda görülüp terör örgütü kurulacak. Bu ifadeler gündeme geldiği zaman, askeri yargı Albay Çiçek´i çağırıp ´sen nasıl olur da bizi kirli planına alet edersin?´ demesi gerekmiyor mu? TSK´nın demokrasi ve hukuka bağlılığının gereği bu değil mi? Ama bunlar olmamış. Bu belgeyi sızdıranı bulmak için karargahın ´emekçi subay ve astsubayları´ sorgu üstüne sorgu geçirmiş. Üstelik bunlar İlker Başbuğ´un ´cadı avı yapacak değiliz´ dediği günlerde yaşanmış.
İsimsiz subay o kadar çok ayrıntı veriyor ki, şu ifadeler sivil savcılara gelen mektupta yazıyor: Bu olay anında hiçbir mahkeme kararı alınmamıştır. Hiçbir gözaltı gerçekleşmemiştir ve hiçbir ifadeye başvurulmamıştır. Albay Çiçek´in evinin aranma işlemi belgenin basında yer almasından beş gün sonra göstermelik bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Gn. Kurmay Askeri Savcı Yardımcısı As. Hak. Yzb. Volkan Şahin, aramaya ciddiyet kazandırmak için evde tam 5-6 saat vakit harcamış, hiçbir arama yapmamış ve bir şey bulmadan dönmüştür. Yavuz hırsız misali Sayın Askeri Savcımız, Bilgi Destek Daire Başkanlığı´na geldiğinde, ´Biz personelimizi böyle koruruz´ diyerek tavrını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Hatta evde arama yapan Yzb. Volkan Şahin´in eşi Üsteğmen Berrin Şahin, Albay Çiçek´in ve ilgili şubenin bilgisayarlarının 35 defa temizlenmesinde görev almış.
Bu dava basit bir dava değil. Burada bütün millet ve milletin seçtiği iktidar, mağdur durumda. Basit bir dava olsa ´reddi-hakim´ talebi yeterli olabilirdi. Yasalara göre, adaleti tesis edecek olanların şüpheli ve mağdurla hiçbir ilişkisi bulunmamalı. Fakat, Çiçek albayın planındaki ifadeler ve sonrasında yaşananlar askeri yargıyı zan altında bırakıyor. Dolayısıyla bütün Türkiye, bu davada askeri yargıyı reddediyor. ( Zaman)
Eski Adalet Bakanı: Kaos planı ağır cezalık adres sivil mahkeme
31 Ekim 2009: Adli Tıp raporuyla gerçek olduğu tespit edilen ´millete komplo´ belgesini askeri yargıya taşıma gayretlerine hukukçular tepki gösterirken, bir itiraz da eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk´ten geldi. Türk, mevcut yasalara göre, konunun tartışmasız olarak doğrudan doğruya sivil mahkemelerin alınan girdiğini söyledi. İddia edilen suçun, TCK´nın 312 ve 311. maddelerine girdiğinin altını çizen Türk, Bu maddelere göre işlenen suçlar ağır hapis cezasını, yani sivil mahkemelerin görev alına giriyor. dedi. Türk, Adli Tıp raporu ile telefon kayıtlarının davanın seyrini önemli ölçüde belirleyeceğini söyledi. Tartışmaları Cihan Haber Ajansı´na değerlendiren eski Bakan Türk, Anayasa´nın sivil ve askeri yargı alanına giren suçları çok net olarak tarif ettiğini hatırlattı. Askeri suçların askeri mahal ve kıtalarda askeri konulara ilişkin düzenlemeleri kapsadığına dikkat çeken Türk, Dolayısıyla Genelkurmay´da hazırlandığı iddia edilen belgenin altında asker kişilerin imza var ama askeri bir suç değil. Çünkü askeri mahal ve kıtaları ilgilendirmiyor. Askeri görev ve hizmete de ait bir suç değil. Askere ait görevler arasında hükümet değişikliği yapmak ya da ona karşı darbe yapmak diye bir şey yok. O zaman bu sivil yargı alına giren bur suçtur. diye konuştu.
Konuyu askeri yargıya taşıma gayretleri konusundaki tartışmalara da değinen Türk, şunları söyledi: TCK´nın 312. maddesi, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini tamamen ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüsü kapsıyor. Yine aynı kanunun 311. maddesi yasama organına karşı işlenen suçları, yani TBMM´yi tamamen ortadan kaldıramaya ve görevini kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaya yönelik suçları kapsıyor. Her ikisi de ağır cezaya yani ağırlaştırılmış hapis cezasına giriyor. Dolayıysa bu eylem planı bu kapsama giriyor.
Hikmet Sami Türk, 2005 yılında TCK´da yapılan değişikliğin yanı sıra bu yıl CMK´nın 250. maddesinde yapılan düzenleme ile askeri mahkemelerin yetki alanının daraltıldığını hatırlattı. Türk, şöyle devam etti: 250. maddenin 1. fıkrasının c bendinde yapılan düzenleme ile hükümeti darbe ve şiddetle ortadan kaldırmaya ibaresine ayaklanma ve darbe teşebbüsü de eklendi. Dolayısıyla bunlarla ilgili olarak kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Yani sivil mahkemelerde yargılanır. Ancak savaş ve sıkıyönetim hallerinde askeri mahkemenin görevlerine ilişkin hakkı saklı tutuluyor. Bu sadece savaş ve sıkıyönetim hallerinde kalıyor. Yani çok istisnai durumlarda uygulanabiliyor. Dolayısıyla mevcut kanunlar gereği suça karışan askerlerin doğrudan doğruya sivil mahkemelerde yargılanması gerekir. Bu çok kesindir bir kere. Zaten dava şuan sivil mahkemede görülüyor. Türk, askerin sivil mahkemede yargılanmasından kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini vurgularken, bu durumun demokratikleşmenin ve sivilleşmenin bir gereği olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Türk, Bu demokratikleşme yolunda atılmış bir adımdır. şeklinde konuştu.
Adli Tıp raporu delildir
Eski Adalet Bakanı Türk, belgedeki ıslak imza tartışması konusunda ise şu değerlendirmede bulundu: İmza ile ilgili bazı tartışmalar var. Adli Tıp Kurumu´nun hazırladığı rapor çok önemli bir delildir. Çünkü bu bilirkişiler tarafından hazırlanıyor ve mütalaasında belirtiliyor. Hakim bunu dikkate almak zorunda. Yeni imzanın değiştirilmesine ilişkin telefon kayıtları var deniyor. Eğer bunlar izinli yapılmışsa o zaman bunların, çok önemli hukuki bağlayıcılığı oluyor. Türk, suç işleyen subayların cezaya çarptırılması halinde bunun Türk Silahlı Kuvvetleri´nin yıpratma kampanyasına dönüştürülmemesini istedi. Türk, Bu çok hassas bir konu. Ortada bir suç var. Bunun için kim olursa olsun cezalandırılmalıdır. Aksi halde yasaların ve raporların bir anlamı kalmaz. Ama bunu yaparken, askeri kurumların yıpratılmaması gerekir. Buna dikkat etmek gerekir dedi. ( Zaman)
(28 Ekim 2009, 10:20), son güncel.: (31 Ekim 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Yasa değişikliğini işleyen ´Meclis egemenliğini kullanıyor: Askeri Yargıya tırpan´ konulu manşetlerimiz
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi