İstanbul Halkalı´da askeri servis otobüsüne yapılan saldırıda şehit düşen askerlerden Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük´ün Kürt eşi Elif Bölük´ün saldırıyı lanetleyerek PKK´nın Kürtleri temsil etmediğini ve kimsenin kendileri adına hak arayamayacağını haykırması üzerine önce 32 Kürt sivil toplum kuruluşu, ardından da eski PKK yöneticilerinin de aralarında bulunduğu Özgür Bireyler Topluluğu ortak açıklamalar yaparak terör örgütünü kınadıklarını ve demokratik açılım çabalarını desteklediklerini beyan ettiler. PKK´nın ´Bir avuç çıkar grubuna hizmet ettiği´ vurgulanan açıklamalarda, birçok eksikliğe rağmen adına Kürt açılımı ya da demokratik açılımın Kürt halkının sessiz çoğunluğunda iyimser bir hava oluşturduğu hatırlatıldı.
Örgüt yöneticileri ve 32 kuruluştan PKK´ya ortak tepki
İstanbul Halkalı´da askeri servis otobüsüne yapılan saldırıda şehit düşen askerlerden Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük´ün Kürt eşi Elif Bölük´ün saldırıyı lanetleyerek PKK´nın Kürtleri temsil etmediğini ve kimsenin kendileri adına hak arayamayacağını haykırması üzerine önce 32 Kürt sivil toplum kuruluşu, ardından da eski PKK yöneticilerinin de aralarında bulunduğu Özgür Bireyler Topluluğu ortak açıklamalar yaparak terör örgütünü kınadıklarını ve demokratik açılım çabalarını desteklediklerini beyan ettiler. PKK´nın ´Bir avuç çıkar grubuna hizmet ettiği´ vurgulanan açıklamalarda, birçok eksikliğe rağmen adına Kürt açılımı ya da demokratik açılımın Kürt halkının sessiz çoğunluğunda iyimser bir hava oluşturduğu hatırlatıldı.
İstanbul Halkalı´da askeri servis otobüsüne yapılan saldırıda şehit düşen askerlerden Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük´ün Kürt eşi Elif Bölük´ün saldırıyı lanetleyerek PKK´nın Kürtleri temsil etmediğini ve kimsenin kendileri adına hak arayamayacağını haykırması, Kürtlerin terör örgütüne yönelik tepkilerini ateşledi. Bölük´ün feryadından etkilenerek harekete geçen Kürt sivil toplum kuruluşlarından sonra örgütün eski yöneticilerinin de dahil olduğu topluluk PKK´yı kınadı. Bugüne kadar yaşanmayan bu sivil başkaldırı, saldırılarla Türk-Kürt çatışması çıkarmayı amaçlayan Ergenekon destekli örgütün ´derin güçlere´ taşeronluk yaptığını halkın da gördüğünü ve görmekle de kalmayıp harekete geçtiğini gösteriyor. Saldırıda kocasını kaybeden Elif Bölük şöyle konuşmuştu: Ben de Kürt´üm. Muş´ta doğup büyüdüm, okudum. Orada da Atatürk, Türk bayrağı vardı. Hiç kimse bu insanların hakkını savunuyorum demesin. Bir kaç kişi için konuşsunlar. Bütün Kürtler teröristmiş gibi konuşmasınlar. O kadar yüreklilerse gitsin savaşsınlar. Eşimin alyansının üzerinde kanı var. Onu da gururla boynumdaki kolyemde taşıyorum. Onun kanı yerde kalmayacak. Oğlum yok ama kızım var. Onu da bu vatan uğruna asker yapacağım. Bu saldırıyı yapanlar birer maşa, şerefsiz hain. Onlar ne Kürt ne de Türk. Kızım babasız değil. Artık bu devletin, Türkiye´nin çocuğu. Bu saldırıyı Kürtler yapmadı. Hainler, şerefsizler yaptı. Doğu´ya yatırım yapılmıyor diyorlar. Ama bakın en çok okuyan Tunceli´de. Yapmayın bunu, savunmayın. Onlar Kürtleri değil PKK´yı savunuyorlar. Benim adımı, Kürtlerin adını ağızlarına almasınlar. Bu bayrak inmeyecek. Eşimi silahını çıkaramadan haince vurdular. Bunun öcünü alacak devletim. O kadar da çok askeri var. Bana bakıp biz ne güzel yaptık demesin hainler. Hiç üzülmüyorum.
Eski örgüt yöneticilerinden PKK´ya tepki
Bir dönem terör örgütü içinde faaliyet gösteren, daha sonra örgütün silahlı mücadelesine karşı çıkarak ayrılan örgüt eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu ´Özgür Bireyler Topluluğu´ terör örgütü PKK´yı kınadı. Özgür Bireyler Topluluğu´nun yaptığı ortak açıklamada, terör örgütü PKK´nın Bir avuç çıkar grubuna hizmet ettiği vurgulandı. Açıklamada, birçok eksikliğe rağmen adına Kürt açılımı ya da demokratik açılımın Kürt halkının sessiz çoğunluğunda iyimser bir hava oluşturduğu hatırlatıldı. Terör örgütü PKK dışında kalan Kürt politik çevrelerinin, atılan adımların yetersizliğini dile getirmekle birlikte, sürecin devam etmesi gerektiğini ve sorunun şiddet içermeyen yöntemlerle çözülmesinin önemini vurguladığı belirtilen açıklamada, Açılım tartışmalarıyla birlikte tedirgin olan iki kesim oldu. Biri, başta TSK olmak üzere, bütün Kemalist kurumlarıyla statükocular, diğeri de PKK. Son günlerde artan şiddet olayları, ne Kürt halkının özgürlük taleplerine ne de Türk halkının ve Türkiye´de yaşayan diğer halkların refahına, mutluluğuna, güvenli geleceğine hizmet ediyor. Karşılıklı ve anlaşmalı tırmandırılan şiddet, Kemalist/ırkçı rejimin devamı için çaba sarf eden ve hem Kürtlere hem Türk halkının yoksul kesimine ve barıştan yana olan insanlara zarar veren bir avuç çıkar grubuna hizmet etmektedir. Bu gerçeklik, insanım diyen ve kandan beslenmeyen herkese ´savaşa hayır´ deme ve bunun için çaba sarf etme sorumluluğu yüklüyor. denildi. Meydana getirilen şiddet ortamının panzehirinin demokrasi olduğunu; açılımın cesaretle ve daha somut, gerçekçi adımlarla devam etmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: Hükümetin, devleti ne kadar temsil/kontrol ettiği tartışmalı olsa da elindeki olanakları demokrasiden yana gereği gibi kullanmadığı açıktır. Şiddet olayları veya PKK eylemleri demokratik açılımı durdurma gerekçesi yapılamaz ve Kürt halkının doğal hakları hiçbir örgütle, kesimle pazarlık konusu yapılarak ertelenemez. Dün de iradesi dışında toprakları bölüştürülen Kürt halkının hesabına ´Sınır Kaydırması´, ´OHAL´ gibi uygulamalar, asla çözüm olamaz! Hükümet cesur, gerçekçi ve PKK ile bağlantılandırmadan insani adımlar attığında Kürtlerin sessiz çoğunluğunca destek bulacağı tartışmasız bir gerçektir. Kürt halkının sessiz çoğunluğuyla birlikte, hem de ´Hareket Öcalan´ı Satmaz´ diyen Ahmet Türk gibi, tüm BDP´li müritlerin ajitasyonlarına rağmen, PKK tabanının da ciddi bir kesimi yaratılan bu kaos ortamından rahatsızdır.
Dün de Diyarbakır´dan tepki gelmişti
Diyarbakır´da bir araya gelen 32 sivil toplum kuruluşu (STK) artık silahların susması gerektiğini bildirdi. Diyarbakır Ulu Camii önünde açıklama yapan STK temsilcileri terör örgütü PKK´ya silah bırak mesajı verdi. Açıklamada, Kürt çocuklarının da, Türk çocuklarının da kanı akmasın diyoruz. Annelerin yüreğini ayıramayız. Kalıcı çözüm kardeşliktir. denildi. Sivil toplum kuruluşları adına açıklamayı Diyarbakır Memur-Sen İl Başkanı Yasin Yıldız yaptı. Yıldız, ülkenin üstüne yeniden şiddet ve çatışma kâbusu çöktüğünü ifade ederek, Anlaşılan odur ki 26 yıldır kana doymayanlar, bir 26 yıl daha kan akıtarak var olma çabasındalar. Öldürülen on binlerce insanımıza yeni on binleri eklemek istiyorlar. Onurlu ve duyarlı halkımızın bu gidişata tepkisiz kalmayacağı inancındayız. Bugün yine eller tetikte, bombalar, mayınlar canımızdan can almak için patlıyor. Birileri, ısrarla kanımızı istiyor, evlatlarımızı öldürüyor ve herkes buna razı olsun istiyor. Bizler, bunların hatırı için çocuklarımızı feda etmeyi göze alamayız, almamalıyız. Kürt çocuklarının da, Türk çocuklarının da kanı akmasın diyoruz. Annelerin yüreğini ayıramayız. şeklinde konuştu.
Kimse kan dökerek hak talebinde bulunmasın
Yıldız, Bugüne kadar batıda ´Kahrolsun PKK´ diyerek kahredemedik. Burada da ´Kahrolsun devlet´ dedik kahrolan bizler olduk. Batıda ´Şehitler ölmez vatan bölünmez´ dedik; şehitlerin nasıl öldüğünü annelerine, babalarına sormak lazım, zira onlar bunu çok iyi biliyorlar ve bu ölüm ve dul-yetim kervanına binlercesini ekledik. Annelerin gözlerini yollara esir ettik. Geri dönen olmadı. diye konuştu. Hiç kimsenin kendileri adına kan dökmemesi gerektiğini belirten Yıldız, Kimse kan dökerek hak talebinde bulunmasın, hak talep ederken haksızlık yapmak meşru değildir. Zulüm kimden gelirse gelsin; zulmü tasvip etmiyor ve kınıyoruz. Bizler duyarlı vatandaşlar, STK´lar ve kanaat önderleri olarak sorunun kalıcı çözümünün ´Kardeşliği ve hukuku esas alan sivil bir anayasa´da olduğuna inanıyor ve bunu savunuyoruz. Toplumun bütün kesimlerini tanıyıp kucaklayan, sivil, katılımcı, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anayasanın hayata geçirilmesi ´toplumsal barış´ adına elzemdir. dedi. Kısa bir konuşma yapan İnsan ve Erdem Hareketi Başkanı Ahmet Ay ise şunları söyledi: Silahlar sussun diyoruz. Eğer bugün silahlar susmazsa yarın susacak. Ama 60 bin insanımız ölecektir. Ya silahlar susacak yoksa önce açlık grevi, sonra ölüm orucu tutacağım. Basın açıklamasına Sahabe -Der, Şura-Der, İlim-Der, Hür-Der, Anadolu Gençlik, Ay-Der, Bayındır Memur-Sen, Bem Bir-Sen, Birlik Haber-Sen, Büro Memur-Sen, Can Suyu, Dicle Fırat Grubu, Din Bir-Sen, Diyanet-Sen, Eğitim Bir-Sen, Emekli Bir-Sen, Enerji Bir-Sen, Gönül Köprüsü, Hayat-Der, Hu-Der, Islah Hareketi-Der, İlim ve Ahlak, İnsan ve Erdem, İnsani Yardım Vakfı, İrşad -Der, Kültür Memur-Sen, Memur-Sen, Öğ-Sen, Sağlık-Sen, Sek-Der, Toç Bir-Sen ve Ulaştırma Memur-Sen başkanları katıldı.
(26 Haziran 2010, 15:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: