Ergenekon davasının bugün görülen 193. duruşmasında savunmasını yapan Şile cephaneliği davasının sanığı PKK itirafçısı Hüseyin Yanç, dava nedeniyle deşifre edildiğini, kendisinin ve ailesinin can güvenliği bulunmadığını söyledi.
22.06.2012 12:25 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 68´i tutuklu 273 sanıklı davanın Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nin içinde bulunan büyük salonda yapılan 193. duruşmasına, Mustafa Balbay, Hurşit Tolon, Veli Küçük, İbrahim Şahin ve Doğu Perinçek´in de aralarında bulunduğu 55 tutuklu sanık katıldı. İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Levent Ersöz ve Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
HÜSEYİN YANÇ´IN SAVUNMASI
Ergenekon davasında Şile kazılarında ele geçirilen mühimmat dosyasının tutuklu sanıklarından Hüseyin Yanç, savunması için mahkeme heyetinin karşısına çıktı. İddianamede JİTEM´in alt yapılanması olan BÖF biriminde çalıştığının belirtildiğini anlatan Yanç, BÖF´ün, ´bölücü örgüt faaliyetleri´ anlamına geldiğini ve jandarma özel harekatın alt birimi olduğunu söyledi. Yanç, Bu iddiaları yazanlar bilmedikleri için böyle yazmışlar. Birimde örgüte yönelik telsiz dinlemesi yapıp bu dinlemelere ilişkin bilgi veriyordum. dedi. Yanç, 1995 yılında PKK terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğunu ifade etti.
2004 yılına kadar cezaevinde kaldığını belirten Yanç, izinli olarak cezaevinden çıkarılıp bölücü örgüte yönelik yer göstermeye götürüldüğünü söyledi. 2004 yılında etkin pişmanlık yasasından yararlanarak tahliye olduğunu belirten Yanç, daha sonra da askere gittiğini ifade etti. Tunceli kırsalını çok iyi bildiği için askerlik görevini de isteği üzerine Tunceli İl Jandarma Komutanlığı Özel Harekat Komutanlığı bünyesinde yaptığını ifade eden Yanç, Bu dava nedeniyle deşifre edildiğini, kendisinin ve ailesinin can güvenliği bulunmadığını söyledi. Yanç, Halbuki yasal olarak bizim korunmamız gerekirdi. dedi.
Hüseyin Yanç, 2005 yılında İstanbul´a geldiğini ve dava sanıklarından Okan İşgör´ün iş yerinde çalıştığını söyledi. Tunceli´den tanıdığı Ulaş Özel´in kendisini telefon ile aradığını belirten Yanç, İstanbul´da görüşmek istedi. Buluştuğumuzda iş aradığını söyledi. Özel´in, Okan İşgör´ün garajında çalışmasını sağladım. Daha sonra kendi iş yerini açarak Okan´ın yanından ayrıldı. 2008 yılında işleri bozuldu. Limanda lokanta açmak istediğini söyleyerek benden yardım istedi. Ben de patrondan kredi çekerek yardım ettim. Ancak borç taksitlerini ödemediğini gördüm. Aramız bozuldu. Bunun üzerine Tunceli´den onu tanıdığını bildiğim Levent Bektaş´ı arayarak alacağımı almam konusunda yardım etmesini istedim. Ancak onunla da daha sonra görüşmedim. diye konuştu.
Ergenekon soruşturmasında adının geçmesinin ardından tüm çevresini ve işini kaybettiğini ifade eden Yanç, Yazılan haberlerle aileme ait internet ortamında çıkan fotoğrafla terör örgütünün bir numaralı hedefi haline getirildim. Çocuklarımın fotoğraflarını ve ailemle ilgili bilgileri iddianameye kattılar. 17 yıldır zaten terör mağduruyum. diye konuştu. Son çare olarak Cumhurbaşkanına mektup yazdığını söyleyen Yanç, Bunların hepsini mektupta yazdım ve Cumhurbaşkanlığının yönlendirmesi ile Büyükçekmece iş ve işçi bulma kurumuna gittim. Orada 2 elektronik firmasının adresini verdiler bana. Soruşturma nedeniyle tutuklanana kadar da orada çalıştım. dedi. ( Cihan)
ULAŞ ÖZEL´İN SAVUNMASI
Ergenekon davasıyla birleştirilen Şile kazılarına ilişkin dosya sanıklarından PKK ve İBDA/C itirafçısı oldukları iddia edilen iki sanığın ardından, bugün de TİKKO itirafçısı Ulaş Özel savunmasını yaptı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasında, birleştirilen Şile kazılarına ilişkin dosya sanıklarının ifadelerinin alınmasına devam ediliyor. Dün yapılan oturumda İBDA/C itirafçısı olduğu iddia edilen Okan İşgör ve bugün öğleden önceki oturumda PKK itirafçısı olduğu iddia edilen Hüseyin Yanç´ın ardından TİKKO itirafçısı olduğu ileri sürülen Ulaş Özel savunması için mahkeme heyetinin karşısına çıktı.
Tutuklu sanık Ulaş Özel, savunmasına 1976 yılında Tunceli´nin Hozat ilçesinde doğduğunu ´Alevi, sol görüşlü, düzenle çelişkileri olan bir toplumsal yapı´ içinde büyüdüğünü anlatarak başladı. 1992 yılında toplumsal bir gösterinin içinde kaldığını belirten Özel, olaya katılmadığı halde haksız yere gözaltına alınıp 2 gün işkence ve dayak altında tutulduktan sonra hayata bakışının değiştiğini söyledi. Bu aşamadan sonra bir anda TİKKO militanı haline getirildiğini belirten Özel, Kendime örgütün kırsal yapılanmasında buldum. En üst düzeye geldim. Örgüt tarafından kullanıldığımı anlayınca da 1999 yılında örgütün bölge sorumlusuyken güvenlik güçlerine teslim oldum. ifadesini kullandı.
Teslim olduğunda örgütün 2 kaleşnikof, G-3 piyade tüfeği, tabancalar, mermilerden oluşan mühimmatını da güvenlik güçlerine teslim ettiğini anlatan Özel Ben örgütten firar etmişim, silahları teslim etmişim, şimdi niçin silah bulundurayım. dedi. İddia edilen Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla suçlandığını hatırlatan Özel, Ben teslim olduktan sonra devlete hizmet ettim. Eğer bu faaliyetlerim Ergenekon örgütü üyeliği olarak değerlendiriliyorsa benim üyeliğim 1999´da devlete teslim olmamla başladı. diye konuştu.
Teslim olmasının ardından üst düzey komutalar, DGM savcıları ve OHAL Valisi´nin kendisiyle görüştüğünü anlatan Özel, Pişmanlık Yasası´ndan yararlanma isteğim uzun süre kabul edilmedi ama tutuklu bulunduğum 4.5 yıl içerisinde istihbarat ve operasyonlar için izin ile cezaevinden çıkarıldım. Hatta 40 gün süreyle aldıkları oldu. Bu çalışmalarım nedeniyle üstün cesaret ve üstün hizmet belgesi verdiler. Cezaevinden operasyonlara kendi mi gittim? Özel Harekat Grup Komutanlıkları´na kendi mi katıldım? diyerek hakkındaki iddialara tepki gösterdi.
Pişmanlık Yasası´ndan yararlandırılıp tahliye edildiğinde hemen askere alındığını belirten Özel Ayağımdan vurulduğum için GATA´dan raporum olmasına rağmen beni Elazığ Jandarma Özel Herekat Taburu´na verdiler. Tunceli´de operasyonlara katıldım. Burada terörle mücadele etmiş komutanlar var ama ben onlardan daha iyi biliyorum. Çünkü onlar mücadeleyi biliyor ama ben iki yönünü de biliyorum. dedi.
Daha sonra Özel, Önce örgüt bizi kullandı. Teslim olduk ve devlete sığındık. Çalıştık, onun da işi bitti. Öldürmüşüz, vurmuşuz, kırmışız. Meslek yok, iş yok, güç yok. Devletin gizli işlerini biliyorsun, istihbarat yapıyorsun. Sonra rehabilite yok, kimlik yok, ortada bıraktılar. şeklinde dert yandı.
Jitemci olmakla suçlandığını hatırlatan Özel, JİTEM suç ise benim çalıştığım yerler İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü adı altında aynı binalarda devam ediyor. diye konuştu. Özel, konuşmasının bu bölümünde Ergenekon sanıklarında anlayamadığım bir şey var. Hep inkar. İnkar etseler de ortaya çıkabileceğini düşünmüyorlar. Biz yasadışı bir şey yapmadık ki. şeklinde konuştu.
Kendisine ait olduğu iddia edilen silah ve mühimmatın 2 yıl üvey babasının evinde kaldığını söyleyen Özel, ´Bu silahlar annemin evindeydi. Üvey babam biliyordu. Annemle problem yaşamasının ardından üvey babam, benim eylem yapacağım şeklinde polise ihbar yaptı. Amacı beni cezaevine attırıp annemin malı mülkü yemekti. Polis bana TİKKO üyesi olarak operasyon yaptı.´ dedi. Bu silah ve mühimmatın çalıntı olduğu iddialarının da doğru olmadığını ifade eden Özel, ´Hadi 2-3 tanesini çalayım. 6 tane el bombasını ben ne yapacağım. Mafya, suç örgütü bağlantım yok. Bombaları çalıp ne amaçla kullanacaktım´ dedi.
Hakkındaki kaleşnikof kullanmayı bilmediği şeklideki beyanların doğru olmadığını belirten Özel, Hüseyin Yanç ve Okan İşgör´ün kendisine yönelik beyanlarının doğru olmadığını, gözü kapalı silah söküp takabileceğini söyledi. İşgör ve Yanç´ın daha önceden jandarma istihbaratta çalıştıklarını kabul etmediklerini hatırlatan Özel, ancak şimdiki beyanlarında bunu söylediklerini anlattı. Özel, jandarmaya hizmet ettiği dönemlerde Jandarma Genel Komutanlığının 3 kurmay başkanıyla çalıştığını söyledi. ( Cihan)
(22 Haziran 2012, 12:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: