Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü AKP MKYK üyesi Osman Can´ın, toplumsal uzlaşmayı sağlamak adına yeni anayasaya geçici bir madde konularak darbe davalarından yargılananların affedilebileceğini söylemesi, kamuoyunda giderek artan tepkilere yol açtı. Sivil toplum yetkilileri ve hukukçular, darbecilerin pişman olmadıklarını, aynı şeyi tekrar yapabileceklerini dile getirdiklerini hatırlatıyorlar.
28.02.2013 10:46 Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü AKP MKYK üyesi Osman Can´ın, toplumsal uzlaşmayı sağlamak adına yeni anayasaya geçici bir madde konularak darbe davalarından yargılananların affedilebileceğini söylemesi, kamuoyunda giderek artan tepkilere yol açtı. Can´ın af teklifini dile getirmesi belki kişisel düşüncesi olarak nitelendirilebilir. Ancak onun AK Parti MYK üyesi olması işin boyutunu değiştiriyor. Buna bir de son dönemde Başbakan Erdoğan´da görülen bazı tavır değişiklikleri de eklendiğinde af girişiminin Can´a mahsus olmadığı, yakın zamanda AK Parti tarafından fiiliyata geçirilmeye hazırlandığı, belki yeni anayasa çalışması içerisine monte edilerek uygulamaya konulmaya çalışılacağı söylenebilir.
Kamuoyundaki tepkilerin bir kısmını 21 Şubat 2013 tarihli AKP´li Can: Darbeciler affedilsin! haberimizde aktarmıştık. (1) Artan tepkilere diğer örnekler olarak Zaman gazetesinin bugünkü haberinden bazı görüşleri kısaltarak aktaralım. (2) Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş´ın şu sözleri oldukça çarpıcı: ?O kadar kişiyi dinledik, hiçbirinde nedamet yoktu.?
Türkiye darbenin aktörleriyle yargıda yüzleşiyor. Ancak milyonlarca vatandaşın fişlendiği, irtica yaftasıyla binlerce insanın işten atıldığı, rütbesinin söküldüğü, en temel insan hakkı olan eğitim hakkının gasbedildiği karanlık süreçte rol alanlardan pişmanlık belirten tek bir söz çıkmadı. Bütün darbeciler gibi onlar da ´görmedim, duymadım, söylemedim´ savunmasını yaptı. Buna karşılık son dönemlerde darbelerin devlete ve anayasaya karşı yapıldığı propagandasıyla darbecilerin ´affedilmesi´ görüşleri dile getiriliyor. Bu söyleme, hem darbe mağdurları hem de hukukçular şiddetle karşı çıkıyor. Darbelerin bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan 28 Şubat mağdurları, millete karşı işledikleri suçlardan utanmayanlar için aftan bahsetmenin bir gafletlik olacağını belirtiyor.
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş: Darbeciler, içinde insan ve millet olmayan devlet kavramını kutsallaştırarak hareket ettiler. O kadar kişiyi dinledik, hiçbirinde nedamet yoktu. İşkence yapan cezaevi müdürü bile ?Bugün olsa yine yaparım.? dedi.
Emekli Tabip Albay Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol: Şimdi bu suçu millete karşı değil devlete karşı işledik dilini kullanmak, utanmazlığın ayyuka çıktığını gösteriyor. 28 Şubat soruşturmasından dolayı tutuklanan generaller ve subaylar, her rütbe takma merasiminde anayasa ve kanunlara kayıtsız şartsız itaat edeceklerine dair yemin etmiştir. Onlar bu yeminlerine ihanet ettikleri gibi millete de ihanet ettiler. Silah arkadaşı ve meslektaşı hakkında sahte evrak düzenleyerek, bilerek ve isteyerek ordudan atılmasını sağladılar. Sadece bu kişiler suçlu değil. Bunların içerisinde gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler, akademisyenler de var. Mahkemeye 28 Şubat davasına müdahil olmak için müracaat ettim. Müracaatım kabul olur da mahkemede bana söz hakkı verirlerse, 28 Şubat´ın aktörlerinin yüzlerine ´Yaptıklarınızdan hiç utanmadınız mı?´ diye soracağım.
Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür: 28 Şubat sürecinde rol alan sivil ve asker bürokratların her biri 27 Mayıs ve 12 Eylül darbesi dönemlerinde subay olarak görev almışlardır. Kendilerine baktığımızda bu gelenekten geldiklerini görürüz. Darbecilerin yargılanması toplumun normalleşmesi için zaruri bir durumdur. Bu, tarihî açıdan önemli bir adımdır.
Gazeteci-yazar Sibel Eraslan: Şimdi kalkıp tüm bu yaşananları unutalım diyebilir miyiz? Biz unutsak hastane kapısında can vermiş Medine Bircan teyzenin ruhu unutur mu? 2002´de 10 bin öğrenci yurtdışına çıkmak zorunda kaldı, okullara giremedikleri için, kaçı döndü kaçı dönmedi? Ordudan atılanlar, işine son verilenler, bir dilim ekmeğe muhtaç edilenler... Gölcük pazarında tuvaletçilik yapmak zorunda bırakılan astsubaya sorduk mu hakkını? Üç aylık bebeğini yediği dayak sonucu düşüren kaburgaları kırık Nuray Bezirgan´a soralım, vatandaşlıktan atarak haddini bildirdiğimiz Merve Kavakçı´ya soralım 28 Şubat´ı. Eski defterleri açma diyenler olabilir. Ama o defteri örtecek elleri kırılmış ruhumun işte. Ben, unutmak istiyorum oysa, iyilikten güzellikten söz etmek için çaba sarfediyorum. Peki darbecilerin herhangi bir çabası var mı? Bir diğer konu ise affetmek ve helalleşmek bağlamında. Suna Vidinli, Merve Kavakçı´dan helallik isteyerek önemli bir iş yaptı. Sevgili arkadaşım Merve´nin Suna kardeşimizi affetmesini dilerim. Affediş unutmak değil, büyüklüğün şanındandır. Şevki Yılmaz Hoca ise umumi af´tan bahsetti. Bu da onun faziletidir, ama kimse kimsenin yerine affetme yetkisine sahip değildir... Bireysel helalleşmeyle kamusal affı karıştırmayalım. Sizin unuttuklarınızı veya affettiklerinizi başkaları acıyla hatırlayabilir. Berfo Ana hatırlaya hatırlaya öldü misal... Ya mezar başında, ya hastane kapısında, ya gözü hala gurbette olanlar var... Hukuk bu yüzden önemli.
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek: Darbecilerin işledikleri suçu devlete karşı işlenmiş gibi göstererek affedilmelerini sağlamaya çalışanlar, ya bir psikolojik harekât içerisindedirler ya da büyük bir gaflet içerisindedirler. Anlaşılan darbecilerden kimse yaptıklarından pişmanlık duymuyor. Merhamet güzel bir duygudur. Fakat bu merhamet suçunu kabul eden ve yaptıklarından pişman olanlar için geçerlidir. Yaptıklarını suç olarak görmeyenlerin millet ile mücadelesine devam edeceği aşikârdır.
Bugün Gazetesi yazarı Gülay Göktürk: Türkiye darbelerle hesaplaşma dönemini elbette bir gün kapatacak. Belki de toplumun affediciliği gündeme gelecektir. Ancak bu affediciliğin ortaya çıkması bu iklimin oluşması için her şeyden önce yargı sürecini işleyenler bir nedamet göstermesi gerekir.
28 Şubat sürecinde idamla yargılanan aktivist-yazar Hüda Kaya, Darbeciler insanî ve vicdanî dönüşümden uzak derken, Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Darbeciler yaptıklarının suç olduğunu düşünmedikleri için özür dilemiyor. Bunun en bariz örneğini Kenan Evren´de gördük. Çetin Doğan ağzından tükürükler saçarak Meclis´in tepeleneceğini söylüyordu diyor. (2)
AF ÖNERİSİ AYLAR ÖNCE SES KAYITLARINDA DİLE GELDİ
Osman Can´ın af önerisi, Hasdal cezaevindeki Balyoz sanıklarının aylar önce internete düşen ses kayıtlarındaki af hazırlığı iddialarını da ilginç şekilde doğrulamış oldu. Aşağıda aktaracağımız ses kayıtlarından da açıkça görüleceği gibi darbe sanıklarının tepkileri anlık değil. Yaptıklarından pişmanlık duyduklarına dair en ufak bir belirti dahi yok. Sanıklardan birisi şu cümleyi kullanıyor: Kendimize çok güvendik ondan zayıftık. Şimdi de aynı hatayı onlar yapıyor.
Bu arada hatırlatalım. Ses kayıtlarının ilgili kişiye ait olup olmadığı, tıpkı parmak izi ya da ıslak imza gibi laboratuvarlarda kesin doğrulukla belirlenebiliyor ve bu laboratuvar raporları mahkemelerde delil olarak kabul ediliyor. (3) Nitekim internette yayınlanan bir çok ses kaydının ilgili kişiye ait olduğu ortaya çıktı. Son örneği Özel Harp Dairesi mensubu Yarbay Soner Dedeoğlu´na ait olanıydı. Askeri savcılık bir kaç gün önce bu ses kaydının Dedeoğlu´na ait olduğunu tespit etti. (4) Yine geçtiğimiz aylarda Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi üzerine, internete sızan bu kayıtlardan emekli ya da muvazzaf çeşitli general ve subay olmak üzere 17 kişiye ait ses kayıtlarının çözümleri mahkemeye gönderildi. (5)
ORGENERAL BALANLI: HESAP SORACAĞIZ, YAKALARINA YAPIŞACAĞIZ!
04 Haziran 2012 tarihinde Hasdal askeri cezaevinde tutuklu bulunan Balyoz sanığı Org. Bilgin Balanlı´ya ait olduğu iddia edilen bir ses kaydında, Hava Kuvvetleri Komutanı olmadan önce Balyoz Davası kapsamında tutuklanan Org. Bilgin Balanlı´nın tehditleri yer alıyordu. Bilgin Balanlı, tehditler savurarak Cumhurbaşkanı ya da başbakan düzeyinde bu iktidar değiştiğinde bu yaşananların hesabı mutlaka sorulacak diyordu. Hükümetin kendilerini çıkarmak için genel kapsamlı bir af çıkaracağını, af çıkarmaya mecbur kalacağını ifade eden Balanlı, daha sonra hükümetten hesap soracaklarını söylüyordu. (6)
Bugünlerdeki darbecilere af tartışmasıyla yakından ilgili ses kaydında Balanlı şunları söylüyordu:
Devleti kim temsil ediyor. İktidar partisi şu anda temsil ediyor. Ve diğer kurumlar temsil ediyor. Yani bunun içerisinde hukuk sistemimiz var, bunun içerisinde emniyet sistemimiz var. Yargı sistemimiz var. İşte diğer mekanizmalar. Yani bizi suçlayan tutuklayan bu sistem. Bu sistemin başı kimse ki o da herhalde hükümetin veya devletin başı ya cumhurbaşkanı ya başbakan düzeyinde bir defa yani bu iktidar değiştiğinde yeni bir iktidar geldiğinde bunların hesabı mutlaka sorulacak. Mutlaka sorulacak. Sorulmaması mümkün değil. Sorulmazsa zaten biz onların yakasına yapışırız. Kesinlikle olacak. Kesinlikle olacak. Bu iktidar sonsuza kadar gidemez. Bu iktidar bir, bilemediniz iki dönem daha iktidar olur. Ondan sonra işi biter. Yani dünya bir tarafa gidiyorken Türkiye dinci bir rejime doğru gidemez. Yani bir şekilde şu anda konjonktür öyle gösteriyor ama İslami bir tarz içerisinde pirim yapıyor fakat bu böyle gitmez. Yani 5 sene 10 sene 15 sene sonra bu tablo değişecek. Bunlar hepsi efendim orada, o mahkemede hakimin karşısına gerçek hakimlerin karşısına yalnız gerçek hakimlerin karşısına çıkacaklar.
Bu mahkemeler nereye gider, ne olur o belli değil. Yani nasıl bir şey olacak o belli değil. Şimdi bizi bu kadar kişiyi alıp da efendim aaa siz suçsuzmuşsunuz pardon demeleri mümkün değil. Yani hay Allah biz hata yapmışız da sizi içeri almışız efendim aylarca sizi suçsuz yere içerde tutmuşuz diyebilir mi bir hükümet. Bir şey. Diyemez. Ya çıkaracak mahkemeyi bitirmeyecek yayacak uzatacak efendim şeyden kaçıracak ya genel kapsamlı bir af çıkaracak. Ha o da ha bunlar suçlu da ben affettim bakın. Kim verecek kimden soracağız bunun hesabını? Nasıl bir ülkede yaşıyoruz yaa? Yazıklar olsun yaa. Atatürk cumhuriyeti. Yazıklar olsun, yazıklar olsun.
Hakimler, savcılar, kaymakamların tamamı, valilerin tamamı, emniyet müdürlerinin tamamı militan düzeyinde adamlar. Gerçekleri söylüyorum. Gazete bakın yandaş gazete 5-6 tane yandaş var. Ama bunun dışında kalan efendim işte. Ne bileyim hürriyet, milliyet, vatan, habertürk bunlar da korkularından, korkularından bunların aleyhlerine hiçbir şey yazamıyorlar. Hiçbir şey yazamıyorlar. Çok az yazabilen yazarları var birkaç tane böyle. 8-10 tane toplasanız efendim muhalif diyebileceğiniz, yazabilecek böyle dokundurabilecek adam var.
TUĞAMİRAL ÇAKMAK: ÇOLUK ÇOCUK DEMEDEN İNTİKAM ALACAĞIZ!
28 Mayıs 2012 tarihinde yine Hasdal askeri cezaevinde tutuklu bulunan bir diğer Balyoz sanığı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak´ın ses kaydı da internette yayınlandı. Çakmak, ses kaydında kendilerine çok güvendikleri için geçmişte hata yaptıklarını, karşı cephedekilerin de aynı hatayı yapacaklarını ve o zaman onlardan çoluk çocuk demeden rövanş alacaklarını söylüyordu. (7)
Aldığımız haberlere göre bu iş uzun sürmeyecek. Hesabı sorulacak.. Bakalım kaç kişiyi bırakırlar, bırakırlar mı? Yani olmazsa da iş uzun sürmeyecek artık. Yani aldığımız haberler o yönde bizim. Sağlam kaynaklar. Bunun hesabı sorulacak.. İki sene içinde balyozun rövanşı olacak, çok can yanacak.. Bir iki sene içerisinde bu manzara tam tersine dönecek. Bak söylüyorum bunu. Dersin ki bunu bir paşam söylemişti dersin.. Bir sürü hesaplaşma olacak. İki sene çok belki bir sene içinde. Eğer biz burdan bir çıkarsak bu dışardakilerle çok ciddi bir hesaplaşma olacak, çok ciddi hem de..
Kendilerine en güvendikleri anda çoluk çocuk demeden rövanş alacağız. Kendimize çok güvenerek hata yaptık. Şimdi aynı hatayı onlar yapıyor. Şimdi ben şuna inanıyorum. Bir insanın en zayıf olduğu zaman ne zamandır biliyor musun? Kendine çok güvendiği zaman. En zayıf olduğu zaman o zamandır. Ben bu kadar söyleyeyim yeter. Biz de çok güvendik ondan zayıftık. Şimdi de aynı hatayı onlar yapıyor.
(Balyoz davasında) Mahkemede denizcilerin bir tanesi bile sayın başkan demedi. Hepimiz siyasi konuştuk. Ben yalvardım onlara ne olur bunlara boynunuzu eğmeyin. Yani savunmalarınızda eğmeyin. Ben çünkü sayın başkan falan demiyorum artık. 10. Ağır ceza mahkemesi üyeleri diye bağırıyorum. Ne sayın başkan ne sayın üyeler. Hiç öyle şey yok bende. Bizim hiçbirimizde yok. Muvazzaf denizcilerin bir tanesi söylemedi. Hepsi 10. Ağır ceza mahkemesi. Ve hepsi siyasi konuşma yaptı. Mahkeme heyetine bakarak ?şerefsizler, vatana ihanetten yargılanacak? dedim. Şunu söyledim. En sonunda dedim ki: bu şerefsizlere sesleniyorum. Onlara bakıyorum ama. Dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum derken onlara böyle bakıyorum tabi. Kafalarını eğiyorlar böyle. Bu koltuklara oturacaksınız vatana ihanetten yargılanacaksınız dedim. Hemen salonda başladı şey. Atarım matarım yine hâkim. Bunlar bizi esir aldılar. Kendi vatanımızda esir aldılar onlar bizi.
Atatürk, isyan oldu mu ?çoluk çocuğu kalmasın, bütün şehri götürün? dermiş. Kendilerine en güvendikleri anda rövanşımız hatasız olacak. Ama diyorum işte. Hep de onu söylüyorum. Allah rövanşını göstermesin onlar için. Çünkü biz bir daha böyle bir rövanşta böyle bir hata yapmayız yani. Yani Atatürk bu işi Atatürk isyan oldu mu çoluğu çocuğu kalmasın götürün, şehri götürün diyormuş. Adam, adam görüyor yani. Çocuğuna kadar. Bu iş böyle. En güvendikleri zaman kendilerine en zayıf oldukları andır. Umut, özgürlük savaşçılarının can simidiymiş. Mandela öyle diyor. 29 yıl yatıyor Mandela hücrede. Onun için umudu hiç bırakmayacağız. Bırakmayacağız umudumuz hep olacak.
Tabi bu daha süreç yani bu süreç alacak daha ne kadar çekeriz bilmiyorum. Ama çok uzun süreceğini sanmıyorum ben de artık. Bakalım kaç kişiyi bırakırlar, bırakırlar mı? Yani olmazsa da iş uzun sürmeyecek artık. Yani aldığımız haberler o yönde bizim. Sağlam kaynaklar. Bunun hesabı sorulacak. Tarihin yargısından kaçmaları mümkün değil. Kimse kaçamaz. Kimse. Yani bunların yatacak yerleri yok. Yatacak yerleri yok. Bunları toprak reddeder, naaşlarını toprak reddeder şerefsizim. İki sene içinde balyozun rövanşı olacak, çok can yanacak. Bir iki sene içerisinde bu manzara tam tersine dönecek. Bak söylüyorum bunu. Dersin ki bunu bir paşam söylemişti dersin. Adamlar kaçacaklar. Bu ülkeden kaçacaklar çoğu. Ve rövanşı çok farklı olacak. Çok kişinin canı yanacak. Yani bunun rövanşında çok can yanacak.
Farklı yabancı istihbaratlar bunları tıkadı. Çalkantı içindeler. Biz de boş değiliz. Neler var, neler var, şu anda bizim bildiğimiz neler var. Yani Almanya başka bir şey söylüyor, Amerika başka bir şey söylüyor. Alman istihbaratı var, CIA var. Mossad var. Onun için onlar şimdi çok büyük çalkantı içindeler. Çok. Ciddi. Tıkandılar. Bir sürü hesaplaşma olacak. İki sene çok belki bir sene içinde. Eğer biz burdan bir çıkarsak bu dışardakilerle çok ciddi bir hesaplaşma olacak, çok ciddi hem de. İlk şeyimiz ne biliyor musun? Aç kalacaklar. Bak söyleyeyim. Aç kalacaklar. Öyle başlayacak zaten. Bu kadar da boş değiliz yaa.
DARBE SANIKLARINA BİLGİ VEREN HÜKÜMETTEKİ SAĞLAM KAYNAKLAR!
Çakmak´ın konuşması bu şekilde idi. Çakmak ve Balanlı´nın ses kayıtlarında dikkat çeken bir ayrıntı daha var. İki general de ses kayıtlarında, kendilerini dışarı çıkaracak bir yasa tasarısı ya da affın hükümetçe hazırlandığına dair sağlam kaynaklardan bilgi aldıklarını belirtiyorlar. Darbe sanıklarına bu bilgileri hükümetten hangi sağlam kaynakların aktardığı da doğrusu merak konusu. Balanlı´nın ses kaydındaki, affın mecburen çıkarılacağı ve hükümete dair dosyaların birilerinin elinde olduğu ifadeleri de dikkat çekici. Bu ifadeler şantajın söz konusu olabileceğini düşündürüyor.
TUĞAMİRAL ILGAR: ÜLKE EKONOMİK KRİZ YA DA İÇ SAVAŞLA KENDİNE GELECEK!
24 Mayıs 2012 tarihinde yine Hasdal askeri cezaevinde tutuklu bulunan bir diğer Balyoz sanığı Tuğamiral Fatih İlğar´ın ses kaydı da internette yayınlandı. İlğar, ses kaydında yakında bir kanuni düzenleme ile hapisten çıkacaklarını, çıktıktan sonra da güzel (!) planlarının olduğunu söylüyordu. (8)
Bu ülke ya ekonomik krizle ya da bir iç savaşla ancak kendine gelebilir çıktıktan sonra da güzel planlarımız var. Yani bu bir savaşsa savaş yapacağız. Yapacak bir şeyimiz yok yani. Burada bitmemesi lazım bunun. Bir iki aya kadar da ve bilgiler de gelen bilgiler de emareler de o yönde. Bir yasa tasarısı gündemde. O yasayla bizi çıkaracaklar. Bu ülke ya ekonomik krizle ya bir iç savaşla kendine gelecek. Bu iki seçenekten bir tanesi kapımızı çalacak. Ondan sonra dönüş yolu orada başlayacak. Ki başbakan hakkında da yani onların da sıkıntıları var. Onlar da bir zaman gelip o dosyaları çıkacak. Yani bir değil on değil. Onların çıktığı anda dibe vuracaklar.
KORAMİRAL SAĞDIÇ: TSK´YI HASDAL´DAN İDARE EDİYORUZ, SAĞOLSUN KOMUTANLAR DİNLİYOR
16 Ocak 2012 tarihinde yine Hasdal askeri cezaevinde tutuklu bulunan bir diğer Balyoz sanığı Koramiral Kadir Sağdıç´ın ses kaydı da internette yayınlandı. Sağdıç, ses kaydında Balyoz sanıklarının içeriden faaliyetlerine nasıl devam ettiklerine dair şu ifadeleri kullanıyordu: (9)
Bizim buralarda da enteresan değişiklikler var. Askeri camiada da.. Can Dündar biraz yanlışlık yapmıştı, kuş uçurduk.. Herhalde bunlar, bu şey grubu falan, Ciner grubu istatistikleri ve anketleri kendileri yapıyorlar herhalde veya bir yerlerden mesaj alıyorlar... Bu işlerin böyle gitmeyeceğini, bir yola varılmayacağını anlıyorlar yani... Hakkımızı söke söke alacağız.. Bırakır mıyız lan oraları boş. Hayatta! Herşeyi buradan idare ediyoruz. Sizin torunlara kadar garanti ederiz. Ondan sonrasını bilmem yani.. Burada daha iyi mücadele ediyoruz. Anlatıyoruz derdimizi. Sağolsun komutanlar dinliyorlar..
BİR DARBECİ ÇIKIP DA PİŞMANIM DEMİYOR
Darbe sanıklarının yaptıkları yapacaklarının da teminatıdır anlamına da gelen bu örnekler sadece bunlarla sınırlı değil. Çok fazla örnek verilebilir. Bir kaç tanesini aktarmakla yetinelim.
Yakın zamanda medyada ya da mahkemelerde görüşleri ortaya çıkanlardan biri olan 27 Mayıs 1960 darbesinde Milli Birlik Komitesi üyesi Numan Esin, Pişmanlık duymuyorum, biz buna devrim diyoruz diyor. 12 Eylül 1980 darbesinin lideri Kenan Evren, ?Pişman değilim, şimdi olsa yine yaparım. Ülke elden gidiyordu? derken, aynı darbenin diğer üyesi Tahsin Şahinkaya, ?Bugün olsa yine yaparım. Biz darbe yapmadık, kanlı olayların önüne geçtik? diyor. 28 Şubat 1997 darbesinin liderlerinden Çevik Bir, ?Yapmasaydık suç işlemiş olurduk? diyor. Ve son olarak Balyoz darbe cuntasının lideri Çetin Doğan´ın şu sözünü aktaralım: ?Balyoz birilerinin kafasına inecek. Hepsi bir harp oyunuydu. ? (2)
AF ÇABASININ OLASI NEDENLERİ
Darbeler sürecinde yaşananlar gerçekten de bir oyun muydu? Ve bu oyun halk aptal yerine konularak sürdürülmeye mi çalışılıyor? Osman Can´ın af önerisi bir şaka mı? Yıllar sonra darbecilerle bir hesaplaşma imkanı yakalamışken, hesaplaşma daha da genişleyecek diye beklenirken affın dile getirilmesi şaka mı, oyun mu yoksa ciddi mi? Hükümete şantaj mı yapılıyor? Başbakan´ın çalışma ofisinde dinleme cihazları bulundu. Başbakanın ses kayıtları Ergenekon örgütünce medyada yayınlandı. Bununla ilgili dava açıldı. Muhtemelen bu güçlerin elinde başka ses kayıtları da var. Yukarıda ses kaydını yayınladığımız Tuğamiral Fatih ilğar´ın, ellerinde dosyalar olduğu, zamanı gelince ortaya çıkaracakları iddiası vardı. O zaman geldi mi? Ya da TSK´da kontrol edilemeyen, içine sızılamayan cunta oluşumları mı var, darbe hazırlıkları mı yapılıyor? Bu olasılığı güçlendiren bir gelişme olarak, halen bir darbe hazırlığının sürdüğünü Genelkurmay Karargahında yakın aylarda yapıldığı anlaşılan çok gizli bir toplantının ses kaydına dayanarak dile getirmiştik. (10) İlginç olan hiç bir soruşturmanın başlatılmamasıydı. Aksine ses kayıtlarının haberleştirilmesi yasaklandı. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi ses kayıtlarının doğruluğu parmak izi ya da ıslak imza gibi doğrulanabiliyor. Mahkemelerde delil olarak kabul ediliyor. Dünyada bu tür cuntasal faaliyetlere dair haberler en değerli haber olarak kabul edilirken tersine ülkemizde bu tür haberler yasaklandı. Ardından darbecilerin tutuklu yargılanmasına ve onlara terörist denilmesine yasak getirme çabaları en üst düzeylerde peşpeşe gözlenmeye başladı. (11)
Yukarıda aktardığımız ses kayıtlarından ya da açıklama yapan darbe üyelerinin sözlerinden de açıkça görüleceği gibi darbe sanıklarının tepkileri anlık değil. Yaptıklarından pişmanlık duyduklarına dair en ufak bir belirti yok. Hasdal´da yatan Balyoz sanığı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak´ın cümlesiyle yazımızı bitirelim: Kendimize çok güvendik ondan zayıftık. Şimdi de aynı hatayı onlar yapıyor.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5141
(2) Zaman.com.tr/politika_16-yil-gecti-pismanim-diyen-cikmadi_2059116.html
(3) Kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=495 481
(4) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5134
(5) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5021
(6) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4596
(7) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4580
(8) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4572
(9) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4115
(10) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4588
(11) Kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=5121 5101 5100 4598
(28 Şubat 2013, 10:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
AKP´li Can: Darbeciler affedilsin
Tarih kimi affetmez?
Ses kayıtları, parmak izi ve ıslak imza gibi doğrulanabilir mi?
Ergenekon soruşturma sürecindeki ses kayıtları
Başbakan ne yapmaya çalışıyor?
Başbakan´a şantaj mı yapılıyor?
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap