Yazar Musa Anter'in 1992 yılında öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun da yaralanmasına ilişkin açılan dava ile birleştirilen JİTEM ana davasına 12. duruşma ile devam edildi. Tutuklu sanık Hamit Yıldırım ile tutuksuz sanıklar Ahmet Turan Altaylı ve Savaş Gevrekçi'nin dinlendiği duruşma 14 Mart 2017 tarihine ertelendi.
31.12.2016 16:03 Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen birleştirilen JİTEM ana davası ve Musa Anter davasının 12. duruşmasında tutuklu sanık Hamit Yıldırım ile tutuksuz sanıklar Ahmet Turan Altaylı ve Savaş Gevrekçi dinlenildi.
28 Aralık'taki gelişmeye göre, Yazar Musa Anter'in 1992 yılında öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun da yaralanmasına ilişkin açılan dava ile birleştirilen JİTEM ana davasının 12. duruşması Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanıklar Ahmet Turan Altaylı ve Savaş Gerçekçi, müşteki ve müdafi avukatları katıldı. Davada tek tutuklu sanık olan ve Tekirdağ Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Hamit Yıldırım SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı.
SANIK AHMET TURAN ALTAYLI'NIN SAVUNMASI
Duruşmada ilk önce Ahmet Turan Altaylı dinlenildi. Altaylı, Musa Anter'in öldürülmesiyle ilgili hiçbir ilgisinin olmadığını öne sürerek 2013 yılında Ankara'da daha sonrada Diyarbakır'da savcılara ifade verdiğini ve olaylarla ilgisinin olmadığını savcılara söylediğini kaydetti. Altaylı, mahkeme başkanının sorusu üzerine 1985 yılı öncesinde "Nebi" kod adıyla anıldığını belirterek, "İtirafçı olduktan sonra JİTEM adı altında yasadışı eylemlere karıştığım iddialarını kabul etmiyorum" dedi.
JİTEM'i, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı olarak bildiğini ifade eden Altaylı, kuruluşun yalnızca istihbarat topladığını bildiğini, başka bir şey bilmediğini savundu. Altaylı, "JİTEM'e yönelik atfedilen suçlamalarla ilgili bilgim yok. Gazetelerde gördüğüm kadar biliyorum" ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının sorusu üzerine sanıklardan Savaş Gevrekçi'yi tanımadığını, askeriye kampüsünde gördüğünü öne süren Altaylı, "Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı tanımıyorum. Ancak fotoğrafları gazetelerde çıktığı zaman görev yaptığım kampüste gördüm diye hatırlıyorum. Kendisiyle bir faaliyetim olmadı. Musa Anter'i yazar olarak bilirdim. Ama kendisini tanımıyorum. Yüz yüze hiç gelmedik" dedi. Musa Anter'in öldürülmesi hakkında ne düşündüğünün sorulması üzerine ise Altaylı, "Musa Anter'in öldürülmesinin ardından tabi ki düşüncelerim oldu. Ama bir yorum yapmayacağım, konuşmak istemiyorum" yanıtını verdi.
Altaylı, Ahmet Cem Ersever hakkında bir soru sorulması üzerine, "Musa Anter'in katli olayının yaşandığı tarihte Binbaşı Ahmet Cem Ersever'in Ankara'daki görevinin ne olduğunu bilmiyorum. 1991 yılında Jandarma İstihbarat Grup Komutanı olduğunu biliyorum. Ben Jandarma Asayiş Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde sivil memur olarak görev yapıyordum. JİTEM mensubu değilim" dedi.
Altaylı'ya "FETÖ" sorusu
Altaylı, Diyarbakır'da savcılığa verdiği ifadesinde kendisinin Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığında görev yapan bir personel olduğunu söylediğini ancak savcının JİTEM diye yazdığını iddia etti. Bunun üzerine davanın savcısı Altaylı'ya, Diyarbakır'da savcıya ifade vermeden önce FETÖ mensubu polislerle irtibat kurup kurmadığını, FETÖ'cü polislerin kendisini yönlendirmeye çalışıp çalışmadığını ve Diyarbakır'da ifade verdiği savcının FETÖ mensubu olduğu hakkında bir izlenim edinip edinmediğini sordu. Altaylı, ifadeyi sohbet havasında verdiğini belirterek, "Ben ifademde JİTEM'i kullanmadım ama ifadede boydan boya JİTEM var. İfademi ben o esnada okumamıştım. Daha sonra ısrarla 'JİTEM' kelimesinin kullanıldığını gördüm. Ben ifademde Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ifadesini kullandım. Bana 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ı sorduğunda, benim onu tanıdığım izlenimi verecek şekilde ifadelerin tutanağa geçtiğini gördüm. Ben Mahmut Yıldırım'ı tanımıyorum. Bu ifadenin sanki yönlendirilmiş olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Altaylı, Musa Anter cinayeti ile ilgili bir bilgisi olmadığını ileri sürerek, "Cinayet ve Orhan Miroğlu'nun yaralanması konusunda 2013'te Ankara ve Diyarbakır'da olayla ilgim ve alakam olmadığına dair ifade vermiştim. 1985'te 'Nebi' kod ismiyle anıldığım doğrudur. Her ne kadar itirafçı olduktan sonra Ahmet Cem Ersever'in JİTEM adı altında yasa dışı eylemlere katıldığım iddia ediliyorsa da bunu kabul etmiyorum." dedi.
Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığına yönelik suçlamalara yönelikte somut bir bilgisi olmadığını öne süren Altaylı, "Bu kuruluşun istihbarat topladığını bilirim. JİTEM, OHAL Komutanlığının içerisinde bulunuyordu. Asker olarak Jandarma Asayiş Karargah Bölüğüne bağlıydık. 1991'e kadar asker, 1992'den sonra da sivil memur olarak çalıştım. Askerliğim döneminde bir kaç kez birlikle operasyonlara katıldım." ifadesini kullandı.
Sanıklardan Abdulkadir Aygan'ın sivil memur olarak tanıdığını belirten Altaylı, şöyle devam etti:
"Ama birlikte iş yapmadık, kendisini Kurtoğlu lojmanlarında kalıyordu ben de resmi kurumların misafirhanesinde kalıyordum. Ahmet Cem Ersever'i Jandarma Grup Komutanlığında komutan olarak tanıyordum. İtirafçı olan Mustafa Deniz de tanırım. Ankara'da görevli olan Deniz'in, Musa Anter'in öldürüldüğü dönemde Diyarbakır'a geldiğini gördüm, Ersever'in de geldiğini duymuştum.
Musa Anter'i öldürülmeden önce yazar olarak bilirdim ama tanımıyordum, hiç yüz yüze gelmedik. Anter'in katli olayının yaşandığı dönemde Ersever'in Ankara'daki görevinin ne olduğunu bilmiyordum. 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ı ismen tanımam, basında fotoğraflarını görünce kampüse gidip geldiğini anımsıyorum."
JİTEM mensubu olup olmadığı sorulan Altaylı, Jandarma İstihbarat Asayiş Komutanlığında sivil memur olarak çalıştığını bildirdi.
FETÖ izi iddiası
Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen'in Diyarbakır'da ifade vermeden önce herhangi bir polis memuru ya da istihbaratta görevli kişilerin ifade konusunda kendisine yönlendirmede bulunup bulunmadığını ve Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı'nın ifadesi alınırken, FETÖ mensubu olduğu izlenimi verecek yönlendirmesinin olup olmadığı sorusuna Altaylı, şu yanıtı verdi:
"Verilen ifadeye ilişkin tutanak metnini daha sonra okuduğumda o ifade içerisinde ısrarla 'JİTEM' kelimesinin yazıldığını gördüm. Halbuki ben savcıya ifade verirken JİTEM diye bir ifadede bulunmadım. İfademde ' Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı' cümlesini kullanarak, ifade verdim. Ama ifademin her yerine 'JİTEM'in sokuşturulduğunu gördüm. Ardından bana 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'a ilişkin sorular sorup cevap vermemi istediğinde sanki benim 'Yeşil'i tanıdığım anlamına gelen cevapların tutanağa geçirildiğini gördüm. Halbuki ben öyle cevaplar vermemiştim."
Sanık avukatlarından Hikmet İşler, Diyarbakır'daki faili meçhul dosyalarının savcısı Osman Coşkun'un FETÖ'den firari olduğunu belirterek, alınan ifadelerin geçersiz olduğunu savundu.
Bilgisine başvurulmak üzere davet edildiği HSYK'da Savcı Coşkun'u şikayet ettiğini belirten Avukat İşler, "Savcı Coşkun'un aldığı ifadeler, maksatlı ifadelerdir. Kendisi FETÖ soruşturması kapsamında aranıyor ve firari konumundadır. Coşkun, Diyarbakır'da yürüttüğü soruşturmalarda TSK'da gelecek vaat eden askerlerin de önünü kesmiştir. Örneğin müvekkilim Kurmay Albay Tünay Yanardağ'ın ölümüne sebep olmuştur. Ayrıca karşı taraf ısrarla bu ifadelerle sanığa sorular sormuştur. Neden Ankara'da alınan ifadelerle ilgili sorular sorulmuştur?" dedi
SANIK HAMİT YILDIRIM'IN SAVUNMASI
Altaylı'nın ardından tutuklu sanık Hamit Yıldırım söz aldı. Kendisinin olaylarla bir alakasının olmadığını öne süren Yıldırım, olayların olduğu tarihlerde kendisinin 18 yaşında olduğunu söyledi. Kendisine FETÖ'nün kumpas kurduğunu savunan Yıldırım, "Şırnak'taki FETÖ imamı yurt yapmak için benim arsamı istedi. Ben bunu kabul etmeyince bana kumpas kurdular. Daha sonra savcı Osman Coşkun'un talimatı ile yargılanmaya başladım. Ben yıllardır koruculuk yapıyorum" dedi. Yıldırım, tahliyesini talep etti.
Sanık Aygan'ın röportajı izlendi
Duruşmaya verilen aradan sonra sanıklardan Abdulkadir Aygan'ın bir röportajı izlendi. CD'nin izlenmesinin ardından savunmasını yapan sanık Yıldırım, "Ben yem olarak kullanıldım. Şırnak'ta Hamit sadece ben miyim? Şırnaklı Hamit, kimdir? Diyarbakır'da ya da Şırnak'ta kaç tane Hamit var ki ben anılıyorum? Röportajda hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Ben bayrağını seven birisiyim, şehit düşen insanlarla birlikte görev aldım." ifadesini kullandı.
Tutuklu sanık Yıldırım'ın avukatı Kaya Yelek, Aygan'ın röportajında Hamit'in müvekkili olmadığını, terör örgütü PKK'da yer almış başka bir Hamit'ten bahsettiğini savunarak, müvekkilinin tahliyesini talep etti.
Müvekkilinin belirttiği FETÖ imamının Davut Karataş isimli kişi olduğunu ileri süren Yelek, "Yurt arsası vermesi ve yapması istenilen müvekkilim, talepleri kabul etmemiştir. Müvekkilime kumpas kurulmuştur. Bu işin içinde emniyet müdürü, gazeteci, itirafçı ve gizli tanıklar vardır." görüşüne yer verdi.
Avukat İşler de sanık Aygan'ın röportajında elindeki ajandaya bakarak konuştuğunu belirterek, "Dinlenen sanık beyanlarından da anlaşılacağı gibi kendisi görev alırken günlük gazeteleri takip etmiştir. Kendisinin basından derlediği haberleri okumuştur." diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Türközmen mütalaasında, tutuklu sanık Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti
Duruşmanın savcısının mütaalasını vermesinin ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, Mahmut Yıldırım'ın defteri olduğu iddia edilen belgenin bir sonraki celsede incelenmesine karar verdi. Tutuklu sanıklardan Hamit Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti davayı 14 Mart 2017 tarihine erteledi.
Davanın geçmişi
Anter'in ölümü ve Miroğlu'nun yaralanmasıyla ilgili dava Diyarbakır'da açılmış, güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti. İddianamede Anter'in ölümü, Miroğlu'nun yaralanmasıyla sonuçlanan eylemi Mahmut Yıldırım'ın planladığı ve yönettiği, Hamit Yıldırım'ın eylemi gerçekleştirdiği, dönemin Jandarma İstihbarat Grup Komutan Vekili Savaş Gevrekçi'nin ise emri altında bulunan Aziz Turan'ı faillere yardım için görevlendirdiği öne sürülüyor.
Sanıkların, 765 sayılı TCK'nın 450/4. maddesindeki "taammüden adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra "halkı isyana teşvik ve birbiri aleyhine silahlandırarak mukateleye (öldürme, vuruşma) teşvik etmek" ve "adam yaralamak" suçlarından da cezalandırılmaları talep ediliyor.
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde de 16 sanıklı JİTEM davası görülüyordu. Mahmut Yıldırım ve Aziz Turan bu davanın da sanıkları arasındaydı.
Yargıtay, Diyarbakır'daki JİTEM davası ile yazar Anter'in öldürülmesi ve Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin davaların birleştirilmesine, birleşen davanın Ankara'da görülmesine karar vermişti.
Musa Anter cinayeti/davası ile ilgili manşetlerimiz
JİTEM ve Anter davaları birleşti
JİTEM'le ilgili tüm manşetlerimiz
(31 Aralık 2016, 16:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Musa Anter davası duruşmaları
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgili manşetlerimiz
Anter iddianamesinde arama yap
Anter iddianamesi kabul edildi
Ergenekon, Anter iddianamesinde
Anter için 21 yıl sonra iddianame
Flaş!!! Anter'in katili yakalandı
Musa Anter cinayetiyle ilgili manşetlerimiz
Musa Anter ile ilgili tüm manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı diğer iddianamelerde arama yap
JİTEM'in varlığını ispatlayan resmi belgeler
JİTEM'le ilgili tüm manşetlerimiz
JİTEM tartışmalarını maaş bordrosuyla bitiren Abdulkadir Aygan hakkında geniş bilgi
Diyarbakır'daki JİTEM davaları birleştirildi
JİTEM davası özel yetkili mahkemeye devredildi
JİTEM cinayetlerine mahkeme bulunabildi
JİTEM'ci Babat'ın itirafları mahkemede